Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Kom-Abori

Kom-Abori-Ehmed Pelda
 
toplulukKürtçe’de kom grup ilişkisini ifade eder. Hala doğaldır, anlamlıdır. Komeg, komel, komar gibi küçük veya büyük ölçekleri de ifade edebiliyor. ‘Kom’da ana özellik içinde bulunan bireylerin ilişkilerinin yüzyüze olmasıdır. Dilsel, kültürel, inançsal, cinsel vb. farklılıklar olsa dahi birbirini kabullenme, destekleme vardır.
 
Aile, aşiret veya ulus guruplarını genetik-kom olarak tanımlamak uygun olabilir. Çünkü arada etnik ve doğumla gelen bir ilişki var. Bu kesimlerin ekonomik, toplumsal ve siyasal örgütlenmeleri şu an yeryüzündeki yaşam biçimine hakimdir. Aile çıkarları üzerinden oluşan sermaye, aşiret çıkarları üzerinden oluşan teritoryal güç, ulus hakimiyeti üzerinden oluşan otoriterlik bildiğimiz sistemlerdir.
 
Kapitalizmle birlikte birey öne çıkarılsa da, hiçbir insan en küçük kom-komeg olan aile olgusunun dışında değildir aslında. Genetik ve kültürel etkileşim, dinsel ve düşünsel üretim ya da ekonomik şartların sistemik etkisiyle hiyerarşik-otoriter mekanizmalarıın yolu açılmaktadır. Birey komdan kopmakta, güç aracılığıyla diğerlerine ve topluma hükmetmektedir.
 
Ama bir de günlük yaşamda, gönüllü olarak, kendilerini çeşitli nedenlerle birbirine yakın hisseden arkadaş grupları var. Mahallede, sokakta, okulda, işyerinde oluşan sayısız ilişki biçimleri mevcut. Yine, düşün, edebiyat, sanat, politika, spor gibi alanlarda da gruplar, topluluklar, ekoller görmek mümkün. Bunlar doğal gurup ilişkileridir. Dahil olmak ve ayrılmak gönüllülük esasına dayalıdır. Hele hele bazı projelerde takım olarak çalışmak, ortak hedefler koymak, aradaki bağı güçlendirir, işbirliğini, dayanışmayı ve sonuç almayı pozitif yönlü etkiler.
 
Ancak sistem içinde görülmez. Ya dışlanır ya da bir biçimde eliminize edilir. Örneğin amatör bir takımda bir araya gelen sporcular gönüllüdür. Yetenek olarak iyi olanlarla olmayanlar arasında bir ayırım kriteri yoktur. Biri diğerine üstünlüğü değildir. Herkes gücüne göre pozisyon alır ve takımın kazanması için yapabileceğinin azamisini yapar.
 
Profesyonellerin bir araya geldiği bir takımda ise gönüllülük yoktur. Para karşılığında, dıştan birilerinin isteği üzerine ve mecburen ordalar. Kazanma hedefleri de başkaları tarafından belirlenen program çerçevesindedir. Yetenekli ve başarılı sayılanlar daha yüksek ödenek alıyor. Diğerleri eleniyor ve guruptan atılıyor. Profesyonel şirketlerin çalışma sistemleri de böyledir. Tam da Darwinist bir anlayış. Mevcut sistemin yapısına uymadığı için genel olarak doğal, amatör, gönüllü, komlar dışlanır. Haliyle sürekli değişim içindedirler. Kader birliği, amaç birliği yoktur. Dostluk biçiminde ilişki, anlayış hakimdir. İş, yaşam vb. ihtiyaçlara göre ayrılanlar, kopanlar olabiliyor.
 
Oysa şimdi, Kürdistan’da, yerel seçimlerden sonra gençler, ev kadınları, yaşlılar, aynı kahveye giden insanlar, mahalleliler, bakallar, kahveciler, işçiler, memurlar yani ilişki içinde olan her gurup üyesi, ilişkilerini gözden geçirip, daha etkin hale getirebilir. Üstelik bir kişi birden fazla grupta yer alabilir. Zaten işin doğası budur. Ve bireyi besler, güçlendirir, ona kimlik kazandırır.
 
İhtiyaçlarına göre birlikte hareket ederler. Mahallenin yol ve altyapı ihtiyacı mı var? Belediye üzerinde baskı grubu olabilirler. Apartmanın, sokakların temizlenmesi, binanın boyanması mı gerekiyor? Biraz para koyup, malzeme alıp, el işini de birlikte yapabilirler. Ev kadınları iş mi yapmak istiyor? Bir yerde birleşip örneğin halı dokuyabilir, terzilik yapabilir, lokanta, pastane, restoran açabilirler. Birbirlerine iş öğretirler. Bir yerde inşaat mı yapılacak? Gençler komlarını belirler taşeron, müteahit, sermayedar yerine kendileri iş alabilir? Bir atölye mi var. Bir grubun üyeleri gidip ordan meslek öğrenebilir, daha fonksiyonel kılabilir. Böylesi bir bir bilinç kişilerin elinde biriken gücü emer; grup, takım, kom ilişkisi birlik duygusunu güçlendirir.
 
Not: Bundan sonraki yazıda da devam edilecek.