Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Kurumlaşma yapılanma yasak-Ehmed Pelda


Genelde eleştirilerim içe dönüktür.

Özellikle birçok sorunu devlete, saldırılara vb. bağlayarak bahane yaratılmasını hiç kabullenemiyorum.
Toplumun, esnafın, işçinin, oluşturulan medya veya siyasi kurumların çalışanlarının eksiklerini vurgulamayı yeğlerim.
Gerçekten de bu eksende sonsuz sınırsız eleştiriler haktır ve bıkmadan usanmadan yapılmalıdır.
Ama kırarak da, dökerek de, zorlanarak veya zorlayarak da olsa insanlarımız birtakım şeyleri şekillendirmeyi başarabiliyorlar.
Eğer şartlar biraz daha uygun olsa.
Eğer güvenlik, maddi şartlar biraz daha yeterli olsa, kesinlikle birçok noktada aşama kat edilir.
Birçok kez birçok medya, kültür ve akademik kurumun kuruluş aşamasında ya da çalışma süreçlerine katıldım.
Zarzor, binbir emekle birşeylere tam şekil verilirken, bir an bir saldırı, tutuklanan, gözaltına alınan, işkenceden geçirilen çalışma arkadaşları.
Polisiye, hukuki ve siyasi dayatmalar nedeniyle ayrılmalar derken kadro sıkıntısı açığa çıkıyor.
Daha da ötesi bir sanatsal çalışma, bir bilimsel araştırma için toplanan belgeler, alınan notlar, yapılan görüşmelerin hepsine el koymalar, dağıtmalar ve yok etmeler ve de bundan dolayı kişiyi cezalandırmalar herşeyi daha bir dumura uğratıyor.
Elbet ardından yeni bir çalışma, yeni bir reorganizasyon ve yeni bir başlangıç geliyor.
Elbet bu inat da var ve devam edecek.
Hani siyasal aktörlerin hesaplarını bir yana bırakalım.
Eğer biraz demokratik bir yapı hedefleniyorsa, eğer Türkiye Kürtleri kabul etmek istiyorsa, eğer insanları izole olmaktan, başka alanlara gitmekten men etmek istiyorsa bu alanların önünü açmalı.
Ve demokrasinin bir nimeti olarak diyebilmeli ki, bakınız kurumlarınız var.
Kendilerini idame ediyorlar.
Ekonomik şartları yerinde.
Düşündükleri araştırdıklarını sergiliyorlar.
Neyi hedefliyor istiyorlarsa yapabiliyorlar.
Üstelik bunun için öylesine paşa paşa müzakerelere, beylik siyasi söylemlere gerek yok.
İşte gazetemiz Gündem de böylesi süreçlerin bire bir muhatabı.
Tüm saldırıların yıpratmaların sonucu.
Ama inadın ve direnişin de kalesi gibi.
Devletin tüm yaklaşımlarının samimiyetinin adeta test edildiği bir yer.
Sadece devletin mi?
Türkiye’deki medyanın da yaklaşımı bu.
Örneğin; Türkiye’deki medyadan bahsedilirken, hiç mi hiç Gündem’den ya da Kürt basın geleneğinden bahsedilmez.
Kapsama alınmaz.
Bu sadece basın özgürlüğü meselesi değil.
Etik meselesi de değil.
Bu Türkiye’nin devlet mekanizmasının, medyasının, iş dünyasının, sosyal siyasal kurumlarının Kürtleri kendi kabullerini kabulleriyle ilgili bir durumdur. Bu bir samimiyet meselesidir.
Sadece siyasi bakmamak lazım.
Ve sadece devlet merkezli bakmamak lazım.
Hep dıştalanacak bir insanlar topluluğunun en son gideceği yer neresidir.
Teslim olsa dahi kaplayacağı bir mekan, alacağı bir nefes, söyleyeceği bir söz vardır ve olacaktır.
Siz bunu nereye koyacaksanız.
Bunu bile yapamıyorsanız.
Öyleyse daha özgürlükçü, daha ileri düzeyde talepler yapan bir insanlar topluluğunu nasıl benimseyeceksiniz.