Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Kobane’de ki Gelişmeler Bal Gibi Devrimdir

Kobane’de ki Gelişmeler Bal Gibi Devrimdir

15338345990 4b87953b29 bEmperyalizme kaşı durmak devrimci olmayi gerektirmez ayrica böylede yorumlamamak gerek çünkü her ulus kendi çıkarlari gereği birileriyle dost digeriyle düşman olabiliyor,her ulusun içinde ezilen, inançları, dilleri, kültürleri ve  bir bütün olarak haklari gasp edilen çeşitli milliyetlerden topluluklar vardir ve bu topluluklar, haklarini, öncelikli olarak kendilerini birinci derecede ezen sömüren yani kendilerini yöneten iktidara karsi aramalidirlar ve mücadelesini bu strateji üzerine kurmalidirlar yoksa bu ülkenin ilişkilerinden ötürü başka yerlerde düşman aramanin asıl davadan ve kavgadan kaçmanın kıvırtmanın bir yoludur hatta tipik bir burjuva oyunudur bunun pratik sonucu ve yorumu da budur. Yani sen, öncelikli olarak seni ezene karşı dur, duruşunu göster hakkini al sonrada dışardan sana gelen tehditlere karsi mücadelene devam et ve asıl sonal amacina peyde pey  yürü, devrim öyle pat diye yapılmaz aşama aşama yapılır yoksa „yürü be hey kulum baş düşman ABD gerisi hikaye“ derseniz o kulu bir cm dahi kıpırdatamazsınız..

Gelgelelim bunu neden yazdigima,son dönemlerde Kobane devrimi üzerine çeşitli tartışmalar yapıldı bunlardan biride bir şarkıcı grubun tavri üzerineydi ve bende onların bu tavrını eleştirdim,deyim yerindeyse kiyamet koptu,kürtlerin ABD ile olan ilişkilerinden ötürü devrim degil denildi, sözüm ona bunu Marksist- Leninist tezlere dayandırdılar, kendilerinin bu anlamda ne kadar başarılı olduklarını da Türkiye'deki mücadelelerinde neredeyse Ekim devriminden bu yana yüzyıl geçmesine rahmen hala bir arpa boyu yol alamamalarından görmekteyiz, o kadarki yorumlarda daha da ileriye gidilerek „Kobane diye bir yer yok“ denildi, sonra bu müzik grubu kendince bir aciklama yaparak politik analizlere girdi, tam da burada kendilerinin aslında sanattan cok örgütçü olduklarini,sanatin sahip olmasi gerektigi evrensel değerleri,kürtler sözkonusu olunca rafa kaldirdiklarinin farkinda olmadan belkide hiç gitmedikleri, icinde yer almadiklari,oradaki halkin sorunlarina durumlarina yerinde taniklik etmeden bulunduklari yerde ABD üzerinde analiz yapmaya calışarak Kobane'de bir devrim görmediklerini belirttiler.

Nitelik olarak elestirebilirler,yetersiz görebilir katilmayabilirler bu herkesin en dogal hakkidir,halbu- ki „evet Kobane‘de bir savaş var mücadele hatta devrim var var ama Marksist değil“ denilseydi belki bu kadar tepkili olmazdı ama ABD kürtlere yardim etti diye oradaki gelismeleri bir bütün olarak ABD güdümlü degerlendirmelere gitmeleri bunlarin siyaseti dahi ne kadar acemice yaptiklarini ortaya koyuyor. Lenin’in ulusal sorun karşısındaki şu söylemini hatırlatırsak sanırsam ulusal sorunun özüde anlaşılmış olacak : Lenin, bütün demokratik talepler gibi ezilen ulusların kendi kaderini tayin hakkının da devrimci mücadeleden ayrılamayacağını savunuyordu. Ulusal bağımsızlık  mücadelelerinin sosyalist bir içeriğe sahip olmalarına gerek yoktu. Sosyalistler toplumsal güçlerin talep ettiği,gerici olmayan bütün istekler gibi, kendi kaderini teyin hakkının da kayıtsız şartsız yanında durmalıydı.    

Kürtler için Esad'ın pozisyonunun ABD den daha da tehlikeli olduklarını göremiyorlar,Esad rejiminin ABD ve TC ile olan sorunlarından dolayı antiemperyalist gösterip Kürt halkının kendi yaşam hakkını koruması savunması ve bugüne kadar verilmeyen kültürlerine dillerine, hatta kendi öz yönetimlerine kavuşma isteğine,kendi savunmasını yaratıp ordulaşma isteğine bölgedeki İŞİD barbarlarına karşı savaşarak var olma arayışına sen devrim olarak bakmayacaksın,evet Marksist olmaya bilir ama bu Kürt halkının bugüne kadar yaşadıklarını göz önüne aldığında bal gibi bir devrimdir.Kürt kadının kendisini ifade etmesi savaşması mücadele alanlarına çıkması hemde Marksist bir anlayış ve sıçrayıştır. Kemalist anlayışın hakim olduğu bu yaklaşımlardan kendinizi kurtardığınızda Kürt halkının bu haklı mücadelesini bir devrimin doğuşu olarak daha rahat görebileceksiniz.Bu konuya benzer biğr durumda İngiltere işçi sınıfının mücadelesi üzerine  Marks şöyle diyordu;  10 aralık 1869 tarihli mektubunda, marx, engels'e ingiliz işçi sınıfının irlanda kurtulmadıkça hiçbir şey başaramayacağını ve bunun için irlanda’nın bir kaldıraç olacağını savunur. ona göre, ingiltere’deki ingiliz gericiliğinin kökleri irlanda’ya boyun eğdirilmesinde yatmaktadır.

Rojava halkının Esad'in zulmünden kurtulmasi icin gökten tanrilara ihtiyaci yoktur, hatta yillarca statüsü dahi olmayan bu halki dünyadaki her seyi görebilen analiz edebilen ve sömürgelere karsi savasi amac edinen burnunun dibindeki devrimciler dahi göremediler, Suriye'deki gelişmelerin ve Esad'ın durumunda da Rojava halkı sorumlu değildir, emperyalizmin Ortadoğu üzerindeki politikalarını uzun zamandır diğer ülkeler üzerinde de görmekte yaşamaktayız. Tarih bazen senin eline rededemeyeceğin elinin tersiyle itemeyeceğin olanaklar sunar, işte Rojava'da bu olanaklar doğdu bunları kürtlere ABD hediye etmedi ve belkide hiç düşünmediler, hatta oradaki kürtlerin kısa sürede örgütlenip kendilerini savunacaklarını statü sahibi olduklarını gördüklerinde İŞİD diye bir barbar örgütü destekleyip bölgeye saldılar, bu örgütün kimler tarafından ve nasıl oluştuğunuda herkes biliyor açıktan açığa kimlerin desteklediği de ortadaydı, ABD nin onayı olmadan TC bunlara ne tank yardımı nede sağlık hizmeti nede başka birşey veremezdi. Rojava halkı özellikle Kobane'de Serakaniye'de gösterdikleri direnişle oluşturduğu dünya kamuoyu ve Kürt halkının duyarlılığı emperyalistlerinde bölgedekı polıtıkasına etki etti ve dolayısıyla istemeden de olsa yardım etmek zorunda kaldılar.

Bölgede İŞİD barbarları hergün baş keserken en modern ve ağır silahlarla katliam yaparken Kürt halkının kendilerine verilen desteği kabul etmemesini nasıl isteyebilirsiniz? ve bunu isterken senin o büyük gücün nerde neden ezilenin yanında bu barbarlara karşı yoksun? diyede sorarlar, sen yoksan başkası siyasetin geleceğini okuyabiliyor ve gelebiliyor o zaman gocunmana da gerek yok. Bunun da pratik yorumu Kürtlerin öldürülmesine seyirci kalmaktır. Ayrıca İstanbulun göbeğinde gövde gösterisi yapan İŞİD barbarlarına karşı bir devrimci olarak neden tepkini koymuyorsun, neden onların bu gelişmelerine var olan kitle gücünle karşı durmuyorsun? Duruyoruz diyeceksiniz hatta teorik olarak sayıp sıralayacaksınız ama benim için pratik işin aynasıdır.Lenin derki en kötü pratik en iyi teoride daha ileridedir..Pratiği olmayan bir teoride ısrar etmeninde bir anlamı yoktur.Kürt halkının bu mücadelesini tanımayanların pratiği ancak eğemenlerin politikasına yağ sürer. Marx’ın İrlanda örneği aynı şekilde Türkiyeli devrimci hareketler içinde geçerlidir diyebilirim,Kürt halkı özgürleşmeden Türkiye‘deki devrimci mücadele gerçek anlamda misyonunu oynayamayacak ve sürekli sosyal şöven hareketlerin etkisinde kalarak Kemalist ve burjuva oyunların kurbanı olacaktır.

Kobane direnişinin hemen başında ABD yoktu,kürtlerden başka kimse de yoktu hatta ABD ye karşı savaşanlarda yoktu yani kendilerine devrimci diyen ve şimdilerde de siyaset yapan müzik gruplarıda yoktu taki İŞİD çetelerinin kestikleri başlar medyada dolaşana kadar Kobane’de olanlar  pek kimseyi de ilgilendirmiyordu ama İŞİD çeteleri Musul'u alıp Kerkük'e yönelince ve ardında Şengal'de katliam yapınca Serekaniye'ye aylarca durmadan ağır silahlarla saldırılar düzenlediklerinde tehlikenin ne kadar büyük olduğunun farkına varıldı evet herkes bunu farketti de hala Türkiye'de ABD düşmanlığında gözleri kör olanlar bir türlü fark edemedi, Kobane'deki direnişin bir var olma özgürleşme direnişi olduğunu farkedemedi, devrimin ayak sesleri olduğunu farkedemedi, herşeyden önce bu barbarlara karşı canını namusunu koruma savaşı insanlık savaşı olduğunu farkedemedi, ABD düşmanlığı bunları o kadar meşgul etmiş ki eşiğine kadar dayanan İŞİD leri farkedemediler. İstanbul  ve Antep'te cirit atan İŞİD lilerin yarın Türkiye'de de aynı barbarlığı yapabileceğini farkedemiyorsunuz. Farkettiğiniz tek gerçek "Kobane'de devrim göremiyoruz" söyleminizdir. Hadi bakalım bekleyelim bir yüzyıl daha belki devriminizi  bizde görebileceğiz, o zamana kadar tek bir Kürt yaşayabilirse tabi.

Son olarak Kobane’de Daiş çetelerinin saldırısı karşısında çatışmada şehid düşen Alman İvanna Hoffmann’ın mücadelesini görmek istemeyen devrim olarak düşünmeyen algılamayanlara örnek olarak göstermek istiyorum,farklı ülkelerde Rojava halkıyla dayanışan Daiş çetelerine karşı savaşan şehid düşenlerin hayalide amacıda da bu devrimin yanında olmaları ve sahip çıkmaları ileriye taşımalarıydı. Şan olsun bu uğurda mücadele verenlere ve şehid olanlara..

Ali Haydar Gürbüz.