Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Kürtler,Ermeniler ve Türkler-2-Ali Haydar Gürbüz

 Kürt tarihi ve kültürü açısından „Gehandini“ örgütünün çok önemli çalışmaları olmuştur. Özellikle  Kürtlerin ulusal ciddiyetlerini arttırmada, ulusal bilinç edinmede bu örgütün rolü büyük olmuştur.Kültürel anlamda da çağdaş Kürt kültürünün gelişmesi için dönemin Kürt aydınlarıda bu örgüte destek vermişlerdi.

Bağımsız bir Kürdistan amacıyla çalışmalarını sürdüren A.Bedirxan bu amacını gerçekleştirmek için Rus Çarından yardım istemiş fakat Ruslar buna yanaşmamış dolayısıyla desteklememişlerdi. Bedirxan‘ın Rus yetkililere bel bağlayarak „Kürdistan“hayalini kurması bir sonuç vermedi. Uluslar arası çıkarlar burada Kürt halkının aleyhine gelişmiştir. Bedirxan’ın bu mücadelede en çok kazanımı kültür alanında olmuştur.

1.Dünya savaşı esnasında bilindiği gibi Abdurezak Bedirxan 500 kişilik ordusuyla Rusların yanında yer almış yer yer Ermenilerin katledilmesinide engellemiş bir çok ermeni kurtarmıştır. 1918 yılında Jön Türkler tarafından yakalanan Bedirxan idam edilmiştir.

Abdülhamit Kürt cemiyetlerini kapattıktan sonra biryandan kardeşlik naraları atarken diğer yandan da Kürt kıyımına son hızıyla devam ediyordu. Bugünde Başbakan Erdoğan benzer bir uygulama Kürtler üzerinde gerçekleştirmeye çalışmaktadır. AKP kendi Kürtlerini yaratma çabası içerisindeyken bugünkü adıyla “Korucu” olan Kürtlerin aslında Abdülhamid dönemindeki “Hamidiye Alayları”’ından farksız bir yanı yoktur. Kürdü Kürde kırdırma politikaları ve uygulamaları günümüzde de aynen devam ettirilmektedir. Yasal zeminde demokratik mücadele yöntemleriyle çalışma yürüten Kürt siyasetçileri, özgürlük ve eşitlikten dem vurdukları an çok rahat birşekilde tutuklanıp cezaevlerine atılmaktadırlar.Türkiye hatta bu dönemde Güney Kürtlerini de yanına alarak Kuzeyde sürdürülmekte olan özgürlük hareketini etkisiz hale getirmek istesede bu politikanın artık tutmayacağı anlaşılmıştır. Kürtlerde artık kendi aralarında ,tarihtende dersler alarak, çatışmalara girmemeye bölgedeki emperyal oyunlara gelmemeye gayret etmektedirler.

Abdülhamid’in saldırılarına karşı Kürtler ve Ermeniler Dersim,Bitlis ve Beyazıt’ta birleşerek “Tedip ve Tekmi l Birlikleri’ini” geri püskürtüyorlardı. Resmi tarihe göre 1803 ile 1914 yılları arasında 12 defa ayaklanma olmuş bu sürede 700 bin Kürd batıya sürülmüştür. Mısır Valisi Kaval Mehmet Ali paşa sadece Nizip ve Urfa çevresinde 60 bin Kürdü katletmiştir.

“Hamidiye Alayları” yalnızca Kürtler tarafından mı  kurulmuş dur? Benzer ilişkiler içerisinde olan başka etnik yapılar o dönemde yok muydular? Mart 1909 yılında çıkan bir isyanı bastırmak için Taşnak lideri Ruben anayasal rejimi savunmak adına Ermeni toplumunu harekete geçirmek için İstanbul’a koşmuş 31 Mart Ayaklanmasını bastırdıktan sonra 50 kahramanının 12 Nisan 1909 da yapılan cenaze merasiminde Enver Paşa Türklerin ve Ermenilerin kahramanca davranışlarına övgüler yağdırıp  “Burda yanyana yatmakta olan Müslüman ve Hristiyanların bundan böyle hayatta ve ölümde ırk ve din ayrımı gözetmeyen vatan çocukları olduklarının bir kanıtıdır.” Diyordu. Ermenilerin Meşrutiyetin getirilmesinde etkili olduklarına inanan Müslüman halk ise ittihatçılara duydukları öfkeyi Ermenilerde almak istediler, Ermenilerin gelişmesine tahammül edemeyen halk altan alta Ermenilere karşı propaganda yapmaya başladılar.

Ermenilere karşı hareketlerin başını din hocaları ve yine o dönemin ileri gelenleri yapmaktaydılar. Buna benzer bir gelişme 1992 yılında Sivas’ta 35 aydının yakılmasında kendisini göstermiştir, Alevilere karşı korkusuzca saldıran ve hiç tereddüt etmeden yakan bu kesimin başlarında olanlarda 1900 lü yıllardakilerle aynı mantık ve düşünceden gelenlerdi. Ermenilerin silahlandıklarını, devlet kuracaklarını propaganda ederek halkı kışkırtan bu düşünce benzer bir uygulamayıda bugün Kürtler karşısında yaymaktadırlar.Tabi günümüzün koşulları ve halkın olaylara bakışı o döneme göre ileri düzeyde olsada din üzerinde yapılan propagandalar hala etkili olmaktadır. Ermeni-Kürt ilişkileri Abdülhamid’in politikaları sonucu özellikle 2. Meşrutiyetin ilanıyla birlikte bozulmaya başlamış hatta bazı Ermeni çevrelerin Diyarbakır’ı Ermenistan devleti gibi göstermeye ve bu yönlü propaganda etmeleri Kürt-Ermeni ilişkilerinin bozulmasında ayrıca etkili olmuştur. Dininde etkisiyle bu ilişkiler yer yer çatışmalara dahi dönüşebiliyordu.

19.Yüzyılın sonu ve 20.yüzyılın başlarında 1918 yılına kadarki dönemlerde Kürt ulusunun aydınlanma yolunda önemli diyebileceğimiz gelişmeler olmuştur fakat bu gelişmeler  Osmanlının dağılması sonrası kurulan TC ile birlikte son bulmuştur. Ara ara bir kaç isyan olsada bu isyanlar özgürlükten uzak  bölgeler arası kopuk ve yerele dayalı isyanlar olarak bilinir, Bunlardan Koçgiri, Zilan, Ağrı isyanları sayılabilir.

Her isyan ve başkaldırı sonrası binlerce Kürt yerlerinden edinerek sürgüne yollanmıştır.18 Nisan (332) Kürtler Konya,kastamonu,Nigde,Maden ve Ergani’ye yollanmıştır.Türklerin yoğunluklu olarak yaşadıkları köy ve şehirlere yerleştirilerek türkleştirmek istenmiştir.(Kaynak: İttihat ve Terakkinin Müslümanları İskan Politikası-1913-1918.Fuat Dündar) Kürt mültecilerin Urfa ve yöresine yerleştirilmeleri  tehlikeli görülmüştür. Ermeni katliamının yaşandığı 1915 yılında Kürtlerin bir bölümü Ermenileri korumaya çalışmış olsada sonuçta  Ermenilerin bölgeyi terketmelerine ve ölmelerine engel olamamışlardır. Kürtlerin Ermenileri katletme girişimlerinde ise en etkili propaganda hiçkuşku yok ki din olmuştur. Ermeni tehciri esnasında daha önce okuduğum bir hikayede Lice ilçesinde  bir  din hocasının Ermeni esirleri arasında bir papazı alarak kendisini öldürmesi “Bu benim vazifem” demesi,bu duruma bir örnektir.

Ermeni soykırımına değinen çok az aydın Cumhuriyet tarihinde yaşamıştır. O dönemde bu anlatılan ve bildikler dışında tam olarak neler yaşandı? TC devleti kendi tarihiyle ve geçmişiyle yüzleşmekten neden bu kadar korkuyor? Tarih kitaplarında bizlere durmadan kahramanlık destanları ve savaşlarını anlatanlar neden durmadan Bizans ve Ermeni düşmanlığı yapıyorlardı? Bunların temelinde sadece Din’mi vardı? O zaman günümüzde değişen nedir?

Alevileri yakan yok sayan ekmeğini, aşını yemeyen,suyunu içmeyen ve sürekli her fırsatta aşağılayan bir zihniyetin hüküm sürdüğü bu ülkede güven ve barış ortamından nasıl bahsedebiliriz, birlikte, kardeşçe bir yaşamı nasıl tasarlayabiliriz? Tarihinde birçok katliamı barıdıran bugünde etnik kimliklere ve farklı inançlara tahammül etmeyen,Kürt hareketine karşı  hertürlü silahı kullanarak yok etmeye çalışan,barış dilinden ziyade saldırı ve despot düşünceleri durmadan dayatan, keni Kürtlerini yaratarak tıpkı Abdülhamid döneminde olduğu gibi Kürt halkının en temel hakkı olan özgürlüklerini elinde alan bu hükümet ve devlet anlayışıyla nereye kadar?

1915 Ermeni katliamlarını Türklere sorduğumuz zaman aldığımız cevap şu oluyordu; “keşke kökünü getirseydik”Bugün sorsanız aynı cevabı verecek binlerce Türke rastlayabiliriz, temelinde köklü düşmanlıklar yatan bir toplum yaratılmıştır buda farklı etnik ve dini kimlikler için büyük bir tehlike arzetmektedir. Ermeniler hep şunda yakınırlar veya söylerler,1915 de Ermenilerin yanında kürtler olsaydı 1937-38 de Dersim’de de katliam olmazdı.Evet belkide söylemlerinde haklılar ama bugün kürtlerin yanında neden Ermenileri göremiyoruz diye sorsak sanırsam haksızda olmayız, sonuçta değişen bir durum yok, Kürtler o tarihten bu yana özgürlük mücadelesi vermekteler.

1923 Cumhuriyetin Saltanatı ve Hilafeti kaldırmasından sonra yerine kurduğu “Diyanet İşleri” dinin kurumsallaşmasını hızlandırmış Sunni mezhep dışındaki diğer dinlere karşı kin ve nefretin yeşermesini hatta var olan kinlerin devam etmesini sağlamış,dönem dönem Alevi ve yahudilere karşı katliamlarda gerçekleştirmişlerdir.Bu durum yalnız Türkiye’de değil Avrupa’da da aynıdır.Din adamlarının, dini zorla değiştirme çabaları, etnik baskılarla birlikte saldırganlaşmişlardır. İspanya ve Çarlık Rusyasında Yahudiler,Fransa’da Protestanlar,Osmanlı’da Ermeniler,Osmanlı sonrası Türkiye’de Aleviler,Yezidiler,Almanya’da Yahudiler tarihin çeşitli dönemlerinde soykırımlarda geçirilmiştir.

Kürtlerin AKP ve CHP’ yi desteklemeleri tıpkı Ermenilerin 31 Mart 1909 ayaklanmasının bastırılmasında İttihatçılara verdikleri destek gibi, ki daha sonra bu desteğin uğradıkları soykırımlarla boşuna olduğu anlaşılmıştır.

Kaynaklar: İttihat ve terakki’nin Müslümanları İskan Politikası(1913-1918) Fuat Dündar Kürt Aydınlanması- Celile Celil

Anılarda Ermeni soykırımı-Derl.Hacı Orman, Dersim Raporları- Faik Bulut