Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Paylaşım Kültürü-Ali Haydar Gürbüz

1990 yılından bu yana yaşamımızı sürdürdüğümüz Almanya’nın Stuttgart  kentinde  gün olmasın ki memleket hasretiyle  kalbimiz atmasın, oturduğumuz kentte bir tanıdığımızla veya köylümüzle karşılaştığımızda yüzümüzdeki soğuk ifade hemen sıcak bir gülümsemeyle değişiveriyor, yıllar öncesine gidiyor yaşadığımız hayatın kesitlerinden konuşuyor kendimizi o hasretin sıcak türkülerine bırakıyor kısa kısa yaşam hikayelerini anılarını anlatıyor dinliyor bir şekilde mutlu oluyoruz.

19 yıldır bir çok köylümle birlikte oturduğum Stuttgart’ta sevgili Hasan ve Serpil Top’un bizleri haftasonu grill partisine davet etmesi beni çok memnun etti çünkü burada yaşamakta olan kürtlerin türklerin veya farklı etnik yapıların ama özellikle devletleşmemiş belli bir düzen sağlamamış, kültürlerini bir şekilde yaşamakta zorluk çeken biz kürtlerin bunlara parelel olarakta köylülerimin çoğunun sosyal yaşamları tükenmek üzere olduğunu görüyor yaşıyoruz. Düğün ve cenazelerin dışında bir çoğunda ne bir haber almakta  nede seslerini duymaktayız. Gurbette yaşadığımız ve belkide sürekli yaşayacağımız bu mekanlarda kendi kimliğimizi ve kültürümüzü koruma adına ilişkilerimizi sıcak tutma adına bu tür davetler ve buluşmalar büyük önem arzetmektedir. Hafta içinde görüşme olanakları olmayan bizlerin ayda veya iki haftada bir belli aralıklarla bir araya gelmemizle birikte gelecek  uzun uzun sohbetler herşeyiyle kaybolmak üzere olan duygu ve düşüncelerimizin  yeniden canlanmasına karşılıklı aile bağlarımızın dahada güçlenmesine sosyal ilişkilerin yeniden oluşturulmasına vesile olacaktır.

Dersim’in Kurmeş köyünde yıllar önce Almanya’ya gelen Hasan ve Serpil’in bizler için hazırladıkları yemeklerin tadına doyamadık, yanında hertürlü içecek ve bizimle birlikte orada bulunan Ehmed,Burhan, Serhat ve eşlerinin ortama kattıkları neşe ve muhabbet ayrıca bu günü zenginlerştirdi. Hasan’nın yıllar önce köyde çektiği videolara bakarken yer yer duygulu yer yerde coşkulu anlar yaşadık, o dönemim renkli simalarının sohbetlerini dinlerken keyiflendik ama ne yazıkki o renkli simaların bir çoğu şimdi aramızda yoklar bunun yaşamımızdaki eksikliğide bizleri bir o kadar kedere boğdu, gerçi insanın kendi köylüleri ile buluşmalarında bu gel-git duygularının yaşanması kadar doğal ne olabilirki. 1985 yıllarında çekilmiş bir film izlerken Kani Telo’da yaklaşık altı çadırlı bir obanın olması o dönemde köylerimizin komin yaşama olan bağlılıklarınında güzel bir örneğini teşkil etmekteydi, yine bu çekimde dikkatimi çeken bir başka şeyde orada kesilen bir kuzu veya gidiğin tüm obadaki köylülerimiz tarafında ortaklaşa büyük bir iştahla yeyilmesi ve hepsininde yüzlerinin gülmesiydi. Bu paylaşımın kendisi kültürümüzün çok önemli bir öğesidir.

Hatırlanacağı üzere konar-göçer geleneğinden gelen toplumumuz birlikte yaşadıkları yaylalarda veya köy dışındaki meralarda gerek otlaklarını ve gerekse ürettikleri hayvansal ürünlerini paylaşarak herkesin yaşamını kolaylaştıracak ortak bir norm yakalamışlardı.Sürü sahipleri nöbetleşme yöntemiyle bu kültürü devam ettiriyorlardı böylece herhangi bir sürü sahibinin kendisine ait başka işlerinide halletme vakti va fırsatı olmuş oluyordu. Birileri evlerinde keşke yaptığı zaman kolu komşularını mutlaka birlikte yemeye çağırırlardı veya birileri kuzu vs. kestiğinde yanındakilere mutlaka ikram ederdi,kendilerine saklamazlardı paylaşırlardı hatta civarda olanakları olmayan yoksullar olduğunda onları mutlaka düşünürlerdi.

Bugünkü tabloyla o günkü koşulları karşılaştırdığımızda daha iyi ve geniş olanaklara sahip kürtler geçmişteki bu sıcak ilişkilerden çok daha uzaklarda bir yerlerde hayatlarını yaşamaktalar hatta ğünbegün unutulmaya doğru, yalnızlığa doğru itilmektedirler. Bugün Stuttgart’ta köylülerimle bu durumu paylaşırken bu buluşmaların aslında fırsat buldukça sık sık  gerçekleşmesi gerektiğini daha iyi anladım. Bu buluşmaların kürt aileleri arasında çok daha yararlı olacağını zamanımızı yaşamımızda bizlere dertten tasadan başka bir şey vermeyen ego itilimlere ayıracağımıza sosyal paylaşımların ön planda olduğu etkinliklere ayırmamızda yarar vardır.

Paylaşım kültürü bugünkü teknolojik kolaylıklar sayesinde internet üzerinde çok daha kolay sağlanmasına rahmen yüzyüze buluşmalardaki gibi güvenli ve kalıcı olamıyor. Küreselleşmenin ülkeler arası sınırları daraltığını ve hatta ortadan kaldırdığı bir zaman dilimini yaşarken bizlerin hala ulus olamamış bu süreci yaşamamış bir toplum olarak  kapitalizmin sunduğu bu gelişimlerden daha erken etkinlendiğimiz ve yaşadığımız ülkelerin sistemine uymaya çalıştığımız kaçınılmaz bir gerçektir. Endüstriyel gelişimle birlikte rekabetin arttığı bu çağda sistemin dayattığı tarzla insanlar arası ilişkilerin giderek azaldığı bir sürecide yaşadığımızı görüyoruz. Dolayısıyla bu sistemin içinde kaybolmaya yüz tutmuş bir toplum veya topluluk olmamak için aileler arası ilişkilerin ve buluşmaların önemi dahada artmaktadır.

Sistemin kendisine entegre olmuş bireyler topluluğu yarattığı Avrupa ülkelerinde bu durum herkes tarafından görülmektedir. Ekonomik sistem içerisinde kendilerine iyi bir yer bulmaya çalışan göçmen kesimleri zamanla bütün enerjilerini bu alana kaydırarak daha önce sahip oldukları çevre ve doğa ilişkilerinde de büyük bir kopuş yaşamaya başladılar, zamanlarının büyük bölümünü işyerlerinde geçiren göçmenler kalan bölümünüde evlerine kapanarak sosyal faaliyetlerden uzak birşekilde geçirmektedirler. Gerek sosyal ve gereksede politik yaşamdan uzaklaşan bireysel çelişkileri ve  rekabeti geliştiren ego bir hayat tümden bu kesimleri sarmış durumdadır. Arabanın en iyisi, eşyanın en kalitelisi toplum nezdinde artık daha itibar görmeye başlamıştır. Kişinin sahip olduğu siyasi düşüncenin veya yapının bir önem arz etmediği bir süreç hızla toplumuzu sarmış sarmalamış bulunmaktadır. Kişisen çelişki ve rekabetin de aynı hızla büyüdüğü görülmektedir. Dolayısıyla kendisini tüm bu gelişmelere kaptırmış bireylerin sosyal yaşamlarında ve geçmişte sahip oldukları değerlerde büyük bir gerilemenin olacağı kaçınılmazdır.

Paylaşım kültürü olarak ele aldığım bu kısa yazımda  kültürümüzün kaybolmaması adına bu kısa ziyaretlerin önemli olduğunu herbir kürt göçmeninin veya köylümün fırsatları ve olanakları olduğunda kendileriyle aynı şehirde oturan tanıdıklardan bir kaçını davet ederek veya onları ziyaret ederek ilişkilerin güçlenmesini sağlayabilirler. Bu ziyaretler veya buluşmalar gurbetin omuzlarımıza yüklediği hasretliği bir nevide olsa aza indirgemesine vesile olmaktadır, bu aynı zamanda aramızdaki sevginin pekiştirilmesini ve duygularımızın dahada güçlenmesini hatta hatta var olan önyargıların yıkılmasını önemli ölçüde ortadan kaldırmaktadır. Ben şahsım adına bu hafta sonu bizleri davet eden ve güzel bir gün geçirmemizi sağlayan  Serpil ve Hasan kardeşlerime canı gönülden teşekkür ediyorum.

Ali Haydar Gürbüz